Türkiye, sınırlarının yanı başındaki en önemli meselelerde kaydettiği ilerleme ile önemli bir başarı sağlamış durumda. Bu sürecin insani boyutu, tarihe altın harflerle kazındı. Bugün geldiğimiz askerî ve stratejik aşama ise paha biçilemez bir değere sahip.
Ancak, ana muhalefetin gözünü kapatarak AK Parti karşıtlığını sürdürmesi, Türkiye’nin başarılarını görmesini engellememeli. Mevcut muhalefet anlayışının değişmediği, hatta son günlerde daha da agresif bir tutum sergilediği görülüyor. Oysa bu başarı, tüm millete, devlete ve medeniyete aittir.
Yakın coğrafyamızda yeni bir dönem başlamaktadır. Türkiye olarak, millet olarak, hedefimiz bölgedeki barışın, refahın ve esenliğin sağlanmasıdır. Zulümlerin durması için atılacak adımların önemi büyüktür. Oluşan yeni gerçekliği değerlendirirken, buna Türkiye merkezli bir bakış açısıyla yaklaşmalıyız.
Beraber yaşadığımız coğrafyaya, tarihi ve kültürel bağlarımızın olduğu bu yere asla arkamızı dönemeyiz. Hatay, Gaziantep, Kilis gibi şehirlerimizin esenliğine nasıl önem veriyorsak, Halep, Humus, Şam, Rakka, Ayn al-Arab ve Deyr ez-Zor’un esenliği de o derece önemli olmalıdır. Bu coğrafyada barış, refah ve esenlik, Türkiye merkezli bir bakış açısıyla sağlanabilir. Türkiye, bizim ülkemiz, Türkiye hepimizin.